Gezzginn
Tıkla

14 Ağustos 2008 Perşembe

İstiklal Caddesi ve Sanatçıları

İstiklal Caddesi İstanbul'un en önemli klasiklerinden.. Bu yüzden yılın her zamanı yerli, yabancı turistlerle dolu. Gece geç saatlere kadar kalabalığı hiç azalmayan caddede ortama renk katan sanatçılar da eksik olmuyor. Genelde öğleden sonraları daha sık rastlayabileceğiniz sanatçılar caddenin kenarlarında çalıp söyleyip hem para kazanıyor hem de eğleniyorlar. Bazılarının para kazanma gibi bir dertlerinin olmadığı da belli, bu işi sırf zevk için ya da sanatını paylaşmak için yapanlar var.
Benim bir gezişte gördüklerim bayağı renkli. Örneğin şu mistik tarzlı kızlar. Çok ilginç bir havaları vardı. Uçuk bir şekilde şarkılar söylüyor, def çalıyorlardı. Bayağı bir insanı çevrelerine topladılar.
Diğer bir müzisyen grupsa pek bilinmeyen çalgılar çalarak dikkatleri üzerlerine topluyordu. Yerde duran kanuna benzeyen enstrümanın sesi çok ilginçti ama maalesef adını öğrenemedim.
Bir de kuklacılar var. Benim gördüğüm kuklacı profesyoneldi biraz. Mikrofonu, kolonları, yardımcıları bile vardı. Anlattığı hikayeye yetişemedim. Sadece son cümlesini duyabildim. O da insanların son zamanlarda ne kadar zalimleştiğinden yakınan, duygusal bir cümleydi.
Kıpkırmızı tramvayı da caddenin vazgeçilmezlerinden. Bazen o da etkinliklere dahil oluyor. Mesela bir keresinde içinde bir mehter takımı vardı ve cadde boyunca mehter marşları çalarak uzun süre dolaştılar. Çok hoştu. Yabancı bir turist olsam en çok etkileneceğim şeylerden biri bu olurdu.
Caddenin sonunda Tünel'e doğru giderken müzik aletleri satan dükkanların olduğu bir sokak var. Mesela Asa Müzik adındaki dükkan ünlüdür, çalışanları çok sempatiktir ve Hüsnü Şenlendirici gibi bir çok ünlü müzisyen buradan alışveriş yapar. Benim keman öğretmenim de bir şey almak gerektiğinde hep burayı önerir. Buralarda el yapımı elektro gitar dükkanları bile var. İsteğe göre üzerine renkli çizimler bile yapıyorlar. Bu taraflardaki müzisyenlerin hedefleri ise daha yüksek. Burada ünlü müzisyenleri görebileceğiniz gibi, piyasaya yeni çıkan ya da çıkmaya çalışan genç sanatçılara da rastlayabilirsiniz. Bir keresinde büyük bir kalabalığın ortasında parçalarını seslendiren çok genç bir grup gördüm. Şimdi onları pek tanıyan yok ama kim bilir belki bir gün onlar da son zamanlarda hızla popüler olan bazı gruplar gibi olurlar diye düşündüm:)
Buradan ileriye devam ederseniz Galata Kulesi'ne veya Tünel'e de gidebilirsiniz. Bir dahaki gidişimde Tünel ile ilgili ayrı bir yazı da yazabilirim fotoğraflarıyla beraber. İstanbul'un ilk metrosu da diyebiliriz aslında buraya.
Devam etmez de geri dönerseniz, İstiklal Caddesi'ndeki sayıları günden güne artan kafeteryalardan birinde bir şeyler atıştırabilirsiniz. Hacı Abdullah'ta, Borsa Lokantası'nda veya Canım Ciğerim'de yemek yiyebilirsiniz. Buralar da çok güzel lokantalardır ve hepsi bir birinden farklı lezzetleriyle ünlüdür. Mutlaka denemelisiniz.
Fazla vakit geçirdiyseniz belki de hava kararmış saat iyice geç olmuştur ama İstiklal Caddesi hala gündüz gibidir. Hatta belki daha da kalabalık.. Sürekli canlı olan, adeta hiç uyumayan bu cadde İstanbul'a gelip de görülmeden gidilmeyecek yerler arasında..

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Evet bu dokuyu ben de çok seviyorum. Ama eskisi gibi değil Taksim, İstiklal,Beyoğlu...Hele annem ve anneannemin yaşadığı Beyoğlu' nu görmek için neler vermezdim. Özellikle Beyoğlu sadece zengin ve asil ailelerin gittiği bir mekanmış. Çok pahalı mağazalar varmış.Kadınlar ve erkekler asla şapkasız dolaşmazmış...

ayseyyide dedi ki...

Ben o kadar eskisini bilmiyorum ama ortamdaki insanların şimdiki hali gerçekten pek iyi değil. Garip giyimleri ve baygın bakışlarıyla buralarda dolaşan sokak serserilerini, ortama yakışmayan insanları görünce endişeleniyorum doğrusu.. umarım düzelir, en azından ülkemizin turistlere tanıtımı açısından buraların daha elit olması gerekiyor..

Bir Anne dedi ki...

Geliyoruz, yakinda. Goruruz de ins:)

ayseyyide dedi ki...

gerçekten mi:) ne zaman geliyorsunuz? biz şu an tatildeyiz ama yakında dönücez İstanbul'a.. Gelin, görün, görüşelim, gezelim gezdirelim:))