Gezzginn
Tıkla

26 Ocak 2009 Pazartesi

İnsanlık aşkına Gazze!..

Kendinizi onların yerine koyun... Sevdiklerinizi, annenizi, babanızı, çocuklarınızı, evinizi kaybettiğinizi düşünün.. Üstelik hiçbir suçunuz yokken! Kimleri kastettiğimi anlamışsınızdır, Filistin'deki savaş mağdurlarından bahsediyorum.. (Üstteki fotoğraf: İsrail Konsolosluğu önünde protesto gösterisi yapan vatandaşlar..) Bugün TRT ekranlarında "İnsanlık aşkına Gazze" adı altında bir kampanya yürütülüyor. Ülkemizin dört bir yanından muhabirler canlı yayına bağlanıyor ve yanlarında halktan insanlarla birlikte yardım çağrısı yapıyorlar. Öğrencisinden iş adamına, şoföründen simitçisine birçok kişi telefonla bağlanıp Filistin'deki vahşet hakkında görüşlerini bildiriyor, kampanyaya bağışta bulunuyorlar. Program hala devam ediyor. Hatta Gazze'den canlı yayın yapılıyor şu anda. Beni etkileyen bir diğer olaysa daha önceki haftalarda yayına bağlanıp Filistin'de olan biteni bildiren ve "Evime doğru bir tank geliyor, telefonu kapatmak zorundayım, bir daha görüşebilir miyiz bilmiyorum, ölmezsem sizi tekrar ararım.." diyen Muin adında bir gazetecinin bugün tekrar Gazze'deki canlı yayına katılmasıydı. Bu gazeteci Türkiye'de okumuş, bizi gayet iyi tanıyor.. Zaten sürekli Türkleri kardeşleri olarak gördüklerini ve bizden destek beklediklerini söylüyordu savaş esnasındaki yayınlarda. Ben de yeteri kadar destek olamıyoruz diye düşünüp üzülüyordum. (Üstteki fotoğraf: İstanbul - Taksim metrosu girişinde Gazze'ye destek amaçlı yapılmış bir duvar panosu..) Bugün TRT'deki bu yayınları, sayemizde Filistinliler'in kendilerini yalnız hissetmediklerini, yardımlarımızın yerine ulaştığını gördükçe ve Gazze'den bize edilen teşekkürleri duydukça o kadar sevindim ki anlatamam. Ama yine de kendimden utandım kimi zaman.. Babası esir alınan Filistinli küçük kız ağlayarak okuduğu şiirinde "Utanın, utanın.." derken tüylerim diken diken oldu.. Ne kadar rahat bir hayat yaşıyoruz ve buna rağmen yine de yakınacak birçok şey bulabiliyoruz; oysaki Filistin'deki masum insanlar, çocuklar haketmedikleri bu zulüm karşısında ne zorluklarla karşı karşıyalar.. Kendimizi onların yerine koymaya çalışıp onların hissettiklerini biraz olsun anlayabiliyorsak ve acılarını paylaşabiliyorsak, insanlık adına üzerimize düşeni yapıp yardımlarımızla onların yanında olduğumuzu onlara hissettirebiliyorsak ne mutlu..
Umarım bir gün gelir ve dünyanın her yanında masum insanların öldürülmesine, bu zulümlere, vahşetlere, gözyaşlarına bir son verilir.. Unutmayalım ki o gün gelene kadar Filistinli çocuk Hanzala utancından yüzünü dönmeyecek bizlere..

16 Ocak 2009 Cuma

Deli Dali!

Deli Dali - (Fotoğraflar için tıklayın.)


Uzun bir aradan sonra yine buradayım:) Bu dönem çok yoğun bir dönem oldu. Sınavlar, denemeler, dersler ve üstüne bir de dersane eklenince blog dünyasından bayağı uzak kaldım. Bu arada bloglarım hakkında aldığım "aferin" ler beni çok mutlu etti ve cesaretlendirdi:) Yapmak istediğim bir çok şey için bugünü bekledim ve sonunda bugün son dört (!) sınavımı verip birinci dönemi bitirdim!..
Bu kadar işin gücün arasında gezmeyi de ihmal etmedim tabi. Çok güzel eserler gördüm; adeta çılgınca, delice eserler:) Aslında size hepimizin biraz deli olduğunu söylesem bana katılır mıydınız? Az ya da çok herkesin deli bir yanı vardır. Ama onun deliliği biraz daha sanatsal, biraz daha etkileyici, biraz daha fazla belki.. Sanırım anlamışsınızdır, Dali'den bahsediyorum!
Evimizde yıllar önce babamın aldığı, Dali'yi ve eserlerini tanıtan bir kitap var.. Ben de bu kitabı zaman zaman incelerdim ve çok hoşuma giderdi. Dali'yle tanışmamız böyle oldu. Daha sonra Portakal Sanat Evi'nde gezdiğimiz bir sergide ilk kez Dali'nin eserlerinden birini yakından gördüm. Çok etkilenmiştim, ayrıntılar müthişti. Ve son olarak da Sabancı Sanat Müzesi 'ndeki sergisinde pek çok Dali eserini görme imkanı buldum.

Ekim ayında "İstanbul'da Bir Sürrealist - Salvador Dali" sloganıyla ziyaretçilere açılan Dali Sergisi başından beri çok ilgimi çekiyordu. Ama bir türlü gidememiştim. Belki biraz geç kaldım ama gerçekten çok hoşlandım.. Çok sayıda eser yer alıyor sergide, yalnız daha önce yine SSM'de düzenlenen Picasso Sergisi'nde daha çok eser vardı diyebilirim.. Bir de bu sergide Dali'nin meşhur saat çizimlerinin yer aldığı eserlerin sayısı azdı. Bu bakımdan daha fazla eser bekliyordum. Ama yine de Dali'nin eserlerini Picasso'nunkilerden daha çok sevdiğimi, daha çok kendime yakın hissettiğimi ve daha anlaşılır bulduğumu itiraf etmeliyim:) Özellikle Dali'nin Disney için çizimlerini yaptığı çok güzel bir kısa animasyon film vardı ki gerçekten hayran kaldım.. Uzun lafın kısası ben sergiyi de, Dali'yi de, sürrealizmi de çok sevdim.. Ayrıca bu sene edebiyat ve felsefe derslerinde sürrealizm akımını işlediğimizden sergi benim için daha bir anlamlı oldu:) Mutlaka gitmenizi tavsiye ederim. Üstelik sergi yoğun ilgi üzerine 1 Şubat'a kadar uzatılmış.. Kaçırmayın derim:)

Not: Albümdeki sergi fotoğraflarına bakmayı unutmayın.. Sizin için çektim;)