11 Ekim 2008 Cumartesi
Atatürk Arboretumu - Orman ne güzel ne güzel:)
Yaşasın işte içinde kafa dinlenebilecek bir orman! Bir kere mangal, piknik yasak. Sonra her yer ağaç, çiçek, yeşillik... 
Mangal, piknik olmayınca da gelen kişilerin tarzı daha farklı oluyor. Sessiz, sakin, huzurlu bir ortam.. Atatürk Arboretum'u yürüyüş yapmak, köpek gezdirmek, kitap okumak gibi etkinlikler için birebir.. 
Baharda gidildiğinde daha çok memnun kalınacağını düşünüyorum. Çiçeklerin çoğunun yeni açıldığı, ağaçların yeşermeye başladığı günlerde.. Tabi dökülen sarı yaprakların oluşturduğu manzarayı düşünürsek sonbaharda da ayrı bir güzel olur..
Biz gittiğimizde daha henüz yapraklar sararmamıştı ama yemyeşil ağaçların, güzel çiçeklerin, meyvelerin, minik göletlerin içindeki nilüferlerin, ördeklerin ve kurbağaların görüntüsü çok hoştu. 

Sürekli farklı türde bitkiler görmek insanın kendini bir ağaç müzesindeymiş gibi hissetmesine sebep oluyor. Dile kolay yaklaşık 2 bin kadar bitki çeşidi varmış burada..
Ayrıca bitkilerin yanındaki minik tabelalardan hangi mevsimlerde çiçek açtıklarını öğrenip ilginizi çekenleri görmeye gidebilirsiniz.
Unutmadan söyleyeyim Kemerburgaz'da Belgrad Ormanları'nın içinde yer alan Atatürk Arboretumu Türkiye'nin ilk fidanlığı..
Yalnız buraya haftasonları gruplar ve üyeler haricinde giriş yasak. Bunu da göz önünde bulundurun:) Bence çok keyifliydi.. Mutlaka gitmenizi tavsiye ederim..
6 Ekim 2008 Pazartesi
Bu Ramazan'ın Özeti:)
Sahur.. Uykumun en tatlı yerinde, en lezzetli yemekler için bile olsa kalkıp da mutfaktaki masaya oturmak bile benim için çok zorken bir de lokantaya gitmek.. İşte bunu yapamam herhalde diye düşünürken babam da dışarda sahur fikrinin keyifli olabileceğini söyledi. Sürekli birlikte olduğumuz aile dostlarımızı da ikna edince babam uygun bir güne yer ayırttı. Ben hala şaşkındım. O saatte kim giderdi ki lokantaya.. Ben böyle düşünürken gideceğimiz gün geldi. Annemin büyük çabaları sonucu uyandım ve yola koyulduk.. Tabi yollar bomboştu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)